Ülkemizdeki cinayet olayları arasına korkunç bir yeni vaka daha eklendi. Sadece 28 yaşında olan Ayşe Tokyaz, yaşamının en korkunç anlarını geride bıraktı. Genç kadın, bir şüpheli tarafından takip edildiği anları güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerle ardında bıraktı. Olayın detayları ve Ayşe’nin son anlarına dair ortaya çıkan görüntüler, hem yakınlarını derinden üzüntüye boğdu hem de toplumsal bir tartışma başlattı. Bu yazıda, Ayşe Tokyaz’ın cinayet öncesinde yaşadığı son anları ve güvenlik kameralarında elde edilen verileri inceleyeceğiz.
Olayın başladığı gün, Ayşe Tokyaz normal yaşamına devam ederken bir yandan da işine gitmenin ve sosyal hayatının tadını çıkarıyordu. Herkes gibi onun da kendine ait bir hayatı, hayalleri ve geleceği vardı. Ancak bu güzel hayat, bir gece yarısı, karnavalda ya da bir kafede hayallerinin peşinde koşan Ayşe’yi bekleyen bir kâbus ile son buldu. Güvenlik kameralarına yansıyan görüntüler, Ayşe’nin bir kafeden çıkışını ve ardından nasıl takip edildiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Ayşe, kafeden çıkıp yürüdüğü sırada, arkasında birinin olduğunu hissetmemişti. O an, belki de farkında olmadan, hayatının sona erdiği anların ilk adımlarını attı.
Güvenlik kameralarındaki kayıtlara göre, şüpheli, Ayşe'yi birkaç dakika boyunca takip etti. Belirgin bir şekilde hareket ettiği görülen şüpheli, Ayşe'ye yakın bir mesafeden, dikkat çekmeden peşinden gitti. Onun kafeden çıkması ile birlikte başlayan bu takip, Akşam saatlerine denk geldi. Gündüzün getirdiği güven hissiyle Ayşe, keyifli bir akşam geçirirken alarm sinyali olarak gördüğümüz o anlar aslında korkunç bir sona hızlıca koşuyordu. Görüntüler, kamera açısının genişliği sayesinde, Ayşe’nin kendisinin ne kadar da masum olduğunu ortaya koyuyordu. Yaklaşık altı dakika süren bu takip, korkunç sona doğru evrildi.
Ayşe Tokyaz'ın cinayeti, sosyal medyanın yanı sıra ulusal basında da büyük yankı uyandırdı. Cinayet sonrası sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımlar, Ayşe'nin durumu üzerinden kadın cinayetlerine ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik dikkat çekti. "Bu nasıl bir duyarsızlık?" ve "Bir daha kimse böyle bir muamele görmemeli!" gibi ifadeler, hem Ayşe’nin hatırasını yaşatmak hem de benzer olayların bir daha yaşanmaması adına büyük bir sesliliğin ve duyarlılığın doğmasına vesile oldu. Herkes, yaşanan bu trajedinin önüne geçmek adına elinden geleni yapma çabasında.
Ayşe’nin ailesi ve sevenleri, yaşanan bu talihsiz olayı protesto etmek için bir araya geldi. "Ayşe'yi unutmayacağız" sloganlarıyla sokaklara dökülen insanlar, adaletin bir an önce sağlanması ve benzer olayların önüne geçilmesi için çağrıda bulundular. Bu trajik durum, toplumun her kesiminde yankı buldu ve sıklıkla konuşulan bir konu haline geldi. Her yıl ülkemizde yaşanan kadın cinayetleri rakamlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, Ayşe Tokyaz, masum bir hayatın nasıl sona erdiğine dair trajik bir örnek olarak tarif ediliyor.
Ayşe’nin son anlarına dair güvenlik kamerası görüntüleri, onu tanımayan, bilmeyenlerin bile duygusal olarak etkilendiği bir malzeme haline gelmiş durumda. Yaşadığı son anların görüntülerinin izlenmesi, izleyicilere bir şeylerin tekrar gözden geçirilmesi ve özellikle kadınların toplumdaki yerlerinin sorgulanması konusunda geniş bir perspektif sunuyor. Bu tür bir olayın yaşanmış olması, yalnızca Ayşe Tokyaz'ın hikâyesine dair değil, aynı zamanda gelecekte benzer durumların yaşanmaması adına toplumsal olarak duyarlılığın artırılması gerekliliğini de gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, Ayşe Tokyaz’ın trajedi dolu hikâyesi, sadece bir cinayet olayı olarak değil, aynı zamanda kadın cinayetleri konusundaki toplumsal duyarsızlık ve adalet arayışı açısından da bir çağrı niteliği taşıyor. Ayşe’nin anısının yaşatılması ve onun gibi diğer kadınların daha iyi bir toplumda insanca yaşamaları için hepimizin üzerine düşen sorumluluklar var. Bu olayın, toplumda bir farkındalık yaratması ve benzer trajedilerin önüne geçebilmesi adına bir başlangıç noktası olmasını umuyoruz.