Denizli'de yaşanan bir aile dramı, toplumda büyük bir yankı uyandırdı. Şizofren tanısı konulmuş bir doktorun, yatalak annesine uyguladığı şiddet sonucu kadının komaya girmesi, hem aile dinamiklerini hem de sağlık sisteminin zayıf noktalarını tekrar gündeme getirdi. Olayın detayları, haberin başlamasıyla birlikte büyük bir ilgi gördü ve birçok kişinin dikkatini çekti.
Edinilen bilgiye göre, Denizli'nin Merkezefendi ilçesinde 45 yaşındaki A.B. isimli doktor, birkaç gün boyunca yatalak annesi M.B.’ye sistematik olarak şiddet uyguladı. A.B.'nin şizofreni geçmişi olduğu ve tedavi altında olduğu öğrenildi. Komşuların duyduğu seslerin artması ve kadının sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine, ailenin durumu yetkililere bildirilmişti. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, M.B.’yi ağır yaralı halde buldu ve derhal hastaneye kaldırdı. Hastaneye ulaştığında kadının durumu kritik olarak tanımlandı ve hemen yoğun bakım kısmına alındı. Yapılan kontrollerde, kadının ciddi kafa travması yaşadığı belirlendi ve komaya girdiği bildirildi.
Olayın basına yansımasının ardından, Denizli halkı ve sosyal medya kullanıcıları büyük bir öfke patlaması yaşadı. “Bir doktorun bile annesine böyle bir şey yapabilmesi, toplumun nereye gittiğini gösteriyor” yorumları yapılırken, insanların aile içi şiddet konusundaki hassasiyeti de tekrar gündeme geldi. Psikologlar, şizofreni gibi zihinsel hastalıkların tedavi edilmesi gerektiğini vurgularken, aynı zamanda tedavi süreçlerinin denetlenmesine de dikkat çekti. A.B.’nin tutuklanması ise bazıları tarafından yeterli görülmedi. “Sağlık alanında çalışan birinin bu şekilde bir duruma düşmeden tedavi alması gerekiyor. Aile içi şiddetin önlenmesi için sadece ceza yeterli değil” diyenler oldu.
Yetkililer, insanlarda zihinsel hastalıkları olan bireylerin toplum içinde nasıl bir yer bulabileceği konusunda çalışmalara başlayacaklarını ifade etti. Yapılan araştırmalar zihinsel sorunları olan bireylerin genellikle toplumdan dışlandığını, bu durumun ise şiddete zemin hazırladığını gösteriyor. Olayın ardından Denizli’de, aile içi şiddet ile mücadele etmek için çeşitli seminerler ve toplantılar düzenlenmesine de karar verildi.
Olayın meydana geldiği günlerden sonra, M.B.’nin durumu sosyal medyada da geniş yankı buldu. “A.B., annesine fiziksel şiddet uygulayacak kadar nasıl gidebildi?” sorusu, birçok kişi tarafından tartışılmaya başlandı. Sosyal medya üzerinde hak arayışının yükselmesi ve insanların bu tür durumlara karşı daha duyarlı hale gelmesi gerektiği dile getirildi. Aile içi şiddetin yıkıcı etkileri göz önüne alındığında, savunmasız bireylerin korunmasının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya konmuş oldu.
Bu trajik olay, sadece Denizli için değil, Türkiye’nin dört bir yanı için önemli bir uyarı niteliği taşıyor. Aile içi şiddeti önlemek için alınacak tedbirlerin acil olarak hayata geçirilmesi gerektiğinin altı çizilirken, toplumda bu tür olayların önlenmesine katkı sağlayacak farkındalık çalışmalarına da hız verilmesi gerekmektedir. Şizofreni gibi zihinsel hastalıklarla mücadele eden bireylerin desteklenmesi için gerekli şartların oluşturulması, sağlıklı nesiller yetiştirmek için elzemdir. Bu olayda olduğu gibi, sevdiklerimize karşı yapılacak en küçük bir şiddet eylemi bile aile yapısını ciddi şekilde sarsabilir. Bu nedenle, ailenin temel taşlarını oluşturan bireylerin, sağlık ve psikososyal destekle güçlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Son olarak, Denizli’de meydana gelen bu olayın, benzer durumlarla karşılaşan bireylere ışık tutmasını umuyoruz. Aynı zamanda, tüm toplumun bu tür şiddet olaylarına karşı birlikte durmasını ve sesini yükseltmesini talep ediyoruz. Sadece bireysel olarak değil, toplumsal bir baskı yaratarak ve farkındalık oluşturarak daha sağlıklı, mutlu ve huzurlu ailelerin inşa edilmesi mümkün olacaktır.