Son yıllarda birçoğumuz, iklim değişikliği, jeopolitik çekişmeler ve ekonomik belirsizlikler gibi sebeplerle dünyanın sonunun geldiğine inanacak noktalara vardık. Ancak bazı milyarderler, bu karanlık tabloya rağmen umut buluyor. Onlar için bir çıkış yolu var: Güvenli ülkelerdeki mülk alımları. Edward S. Herman’ın da belirttiği gibi, güçlü bir arka plana sahip olmak, geleceğe daha güvenli bakmayı sağlıyor. Peki, hangi ülkelerden bahsediyoruz? Milyarderlerin gözdesi olan bu beş ülke, sığınacak liman arayanların radarında önemli bir konumda.
Yeni Zelanda, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda politikasının istikrarıyla da dikkat çekiyor. Ülke, modern tarım teknikleri ve yenilikçi yaklaşımıyla bilinirken, ülke yönetimi de çok uluslu şirketler ve zengin bireyler için cazip bir yatırım alanı oluşturuyor. 2020 yılında yapılan araştırmalar, Yeni Zelanda'nın milyarderler için en güvenli ülke olduğunu ortaya koydu. Antiquity'nin yaptığı bir rapora göre, birçok yatırımcı, the Bay of Islands gibi bölgelerde mülk edinimi gerçekleştiriyor. Ülkenin, sosyalist hükümeti ve sürdürülebilirlik odaklı politikaları bu durumu daha da cazip hale getiriyor.
Güvenli liman arayan milyarderlerin ikinci tercihi ise Kanada. Ülkenin sosyal güvenlik sistemi ve doğal kaynakları, milyarderleri buraya çeken diğer önemli sebeplerden. Özellikle büyük şehirlerin dışında, doğa ile iç içe olan bölgeler, yatırımcılar tarafından yoğun ilgi görüyor. Kanada'nın sunduğu geniş araziler, tarım, emlak ve enerji sektörlerinde büyük fırsatlar sunmakta. Örneğin, Ontario Departmanı tarafından hazırlanan son raporlar, yatırımcıların Kanada'ya yaptığı yatırımlarda büyük artış olduğunu ortaya koydu. Ülkenin sağlık sisteminin de güven verici özellikleri, zengin bireyleri buraya çekiyor.
Isviçre, finans dünyasının kalbi olarak bilinir. Ülkenin sağlam bankacılık sistemi ve yüksek yaşam kalitesi, milyarderlerin burayı tercih etmesinin başlıca sebepleridir. İsviçre aynı zamanda politik istikrarı ile de ön plana çıkmaktadır. Dünya genelindeki birçok milyarder, Cenevre ya da Zürih gibi büyük şehirlerde yatırım yapmayı tercih ediyor. Bununla birlikte, İsviçre'nin mülk edinimi üzerine sunduğu avantajlar da rekabetçi bir avantaj sağlamakta. Ülkedeki emlak fiyatları yüksek olsa da, getirileri de oldukça cazip durumda. Ayrıca, yeni kurallarla birlikte, yabancı yatırımcılara sunulan fırsatlar daha da genişliyor.
Uzun plajları ve ılıman iklimi ile Avustralya, milyonlarca insan için cazip bir yaşam alanı sunuyor. Ülkenin ekonomisi hızlı bir gelişim sürecinde. Sydney ve Melbourne gibi büyük şehirler, yüksek yaşam standartları ile dikkat çekiyor. Zengin bireylerin Avustralya'yı tercih etmesinin sebeplerinden biri, ülkedeki emlak sektörünün tanınan bir başarı hikâyesi olması. Avustralya'daki emlak piyasası, yatırımcılar için müthiş bir potansiyele sahip. Ayrıca, ülkenin sunduğu eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik sistemleri, milyarderler için ek çekim merkezleri oluşturuyor.
Norveç, doğal kaynakları ve yüksek yaşam standartları ile ön plana çıkıyor. Ülkenin sosyalist yönetim şekli, istikrarlı politikaları ve enerji zenginlikleri, zengin bireyleri buraya çekiyor. Milyarderler, Norveç'teki doğal güzelliklerin yanı sıra, ülkenin sunduğu yatırım fırsatlarını da göz önünde bulunduruyor. Ayrıca, Norveç, çevre dostu yaklaşımları ve sürdürülebilir politikaları ile de dikkat çekiyor. Yatırımcılar, Norveç'i çevresel olarak sürdürülebilir bir gelecek hedefleyen ülkeler arasında öne çıkıyor.
Sonuç olarak, dünya üzerindeki bazı ülkeler, göç ve yatırım konusunda zengin bireyler için cazip alternatifler sunmaktadır. Milyarderlerin bu güvenli limanlardan edinecekleri yatırımlar, hem kendi geleceğini güvence altına almak hem de daha krizlere karşı hazırlıklı olmak adına önemli bir strateji haline gelmiş durumda. Bu ülkeler, özellikle yüksek değişim hızı ve belirsizlik dönemlerinde, kendilerini güvence altına almanın en etkili yollarından biri olarak öne çıkıyor. Zengin bireylerin bu ülkeleri tercih etmesi, sadece kendi hayatlarını değil, aynı zamanda küresel ekonomik dengenin de değişmesine neden olabilir. Bir bakıma, bu durum, zenginlerin sahip olduğu güçlerin ve yatırım gücünün ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor.