Son günlerde yaşanan bir olay, toplumda büyük bir infial yarattı. Özellikle şiddetin ve erkek egemen kültürün tartışıldığı bu günlerde, eski bir sevgi ilişkisi ile başlayan korkunç bir suç hikayesi gündeme düştü. Olay, eski sevgilisini cezalandırmak isteyen bir gencin, abisiyle birlikte yasadışı bir şekilde uyguladığı şiddet eylemiyle başladı. İddialara göre, bir erkek, eski sevgilisinin arkasından konuştuğunu düşündüğü için celallenerek abisini yardım için çağırdı. Kardeşlerin, eski sevgiliye yönelik işkence niteliğinde eylemleri hem hayrete düşürdü hem de derin bir üzüntüye sebep oldu.
Olay, geçen hafta bir şehir merkezinde meydana geldi. Genç adam, eski sevgilisiyle olan ilişkisini sonlandırdıktan sonra, kadın hakkında hakaret içeren sözler duydu. Bu durumu hazmedemeyen genç, hemen abisini arayarak, durumu anlattı ve intikam almak için harekete geçmelerini istedi. İkili, hızla kadınla buluşmak için yola koyuldu. Kısa bir süre sonra ikili, kadının yaşadığı eve ulaştı. Burada yaşananlar ise akıllara durgunluk verecek türden. Kadın, iki kardeşin zorbalığına maruz kalırken, genç adamın "Çiğ çiğ yiyeceğim" ifadesi, olayın ne denli korkunç olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Kardeşlerin, kadının kulağını ve burnunu kopartmasıyla sonuçlanan bu eylem, sadece fiziksel bir saldırı değil, aynı zamanda ruhsal bir travmaya da dönüşmüş durumda.
Bu tür olaylar, toplumda kadına yönelik şiddetin ne denli yaygın ve ciddi bir sorun olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Her gün yaşanan kadın cinayetleri ve şiddet vakaları, medya aracılığıyla kamuoyuna yansıyorken, bu tür işkencelerin ardındaki nedenler ise derinlemesine ele alınmıyor. İnsanların karşılaştığı bu tür travmalar, yalnızca kurbanın değil, aynı zamanda toplumun genel sağlığını da tehdit ediyor. Uzmanlar, bu tür davranışların çözümü için daha fazla eğitim ve farkındalığa ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Herkesin birbirine saygı göstermesi gerektiğini, şiddetin ise asla ama asla bir çözüm olmadığını vurgulayan sosyal bilimciler, bu tür olayların bir an önce sona ermesi için kamuoyunun harekete geçmesi gerektiğini ifade ediyor.
Olayın ardından mesele adli mercilere taşındı. Ancak halihazırda yaşanan olayın sadece yargı süreciyle sonlanmayacağını, toplumsal bir sorunun varlığını gözler önüne serdiğini unutmamak gerekiyor. Kadına yönelik şiddetin, sadece bireysel bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele olduğunu anlamak, gelecekte benzer olayların yaşanmaması için hayati önem arz ediyor. Bu tür korkunç olayların son bulması, toplumun her kesiminde farkındalık oluşturulmasıyla mümkün olabilir. Bu nedenle, kamuoyunun bu konuda sessiz kalmaması ve gerekli adımları atması büyük bir gereklilik haline geldi.
Son olarak, mağdur olan kadına moral desteği vermek, psikolojik yardım sağlamak ve toplumda bu tür şiddet olaylarına karşı birleşmek, hepimizin ortak sorumluluğudur. Unutulmamalıdır ki, bir toplumun gerçek gücü, bireylerinin birbirine olan saygısı ve sevgisiyle ölçülür. Eski sevgiliye uygulanan bu korkunç işkenceye dair tüm detayların ortaya çıkması için adaletin tecelli etmesi, toplum olarak hepimizin önceliği olmalıdır. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için, tüm bireylerin bir araya gelerek mücadele etmesi gerektiği bir kez daha görülmüştür.