İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, son günlerde yaptığı bir açıklamada Gazze'deki yaşam koşullarını sorguladı ve bu bölgede kimsenin açlıktan ölmediğini ifade etti. Ancak bu açıklamalar, birçok insan tarafından ciddi eleştirilere maruz kaldı. Gazze'deki insani durumla ilgili tartışmalar sürerken, Netanyahu'nun bu çıkışı, halk arasında ve uluslararası düzeyde merak uyandırdı. Gerçekten de Gazze'de açlık sorunu var mı? Yaşanan krizler halkın sağlıklı beslenmesini ne ölçüde etkiliyor? İşte bu sorularla ilgili temel bilgileri ve tanıklıkları derledik.
Gazze, son yıllarda yoğun bir şekilde artan çatışmalar, ekonomik sıkıntılar ve kısıtlamalar ile mücadele ediyor. Birleşmiş Milletler'in (BM) raporlarına göre, bölgedeki nüfusun yaklaşık %80’i insani yardım ihtiyaç duyuyor. Ayrıca, Gazze'nin %60'ından fazlasının işsiz olduğu ve gıda güvenliği sorunları ile karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Uluslararası birçok kuruluş, bölgedeki insanlara yönelik yardımların yetersiz kaldığını, bu nedenle de açlık ve yetersiz beslenme oranlarının arttığını açıklıyor. Örneğin, Dünya Gıda Programı'nın (WFP) verilerine göre, Gazze'de 1.4 milyon insan yetersiz beslenme ile karşı karşıya. Bunun yanı sıra, çocuklar arasında açlık ve yetersiz beslenme oranları alarm verici boyutlardadır. OECD verileri, her dört çocuktan birinin büyüme geriliği veya zayıf beslenmeden muzdarip olduğunu ortaya koyuyor.
Netanyahu'nun açıklamalarını destekleyen bazı bireyler bulunsa da, Gazze'deki yaşam koşullarını deneyimleyenlerin gözünden durum farklı bir tablo çiziyor. Gazze'de yaşayan bir anne, “Gün geçmiyor ki çocuklarımın midesinin guruldamadığını duymayayım. Onlara yeterli gıda veremediğim için kendimi çok kötü hissediyorum,” diyerek yaşadığı çaresizliği dile getiriyor. Yine bir başka tanık, “Marketteki fiyatlar çok yüksek. Elimizi cebimize attığımızda, alışveriş yapmamız neredeyse imkansız hale geliyor. Bir ekmek alırken bile düşündüğümüz çok şey var,” diyor. Gazze'deki birçok insan, bu krizden etkilenerek düzenin çökmesine tanıklık ediyor. Gıda, su ve sağlık hizmetlerine erişim sorunlarının yanı sıra, sürekli olarak devam eden saldırılar, insanların yaşamlarını daha da zorlaştırıyor.
Bu açıklamalar ve gözlemler, Netanyahu’nun söyledikleri ile gerçekler arasında büyük bir uçurum olduğunu gösteriyor. Açıkça söylemek gerekirse, Gazze'deki insani durum, Netanyahu’nun iddialarının aksine, oldukça ciddi bir sorundur. Gazze halkı, günlük hayatta karşılaştığı zorluklar ve sınırlı kaynaklarla hayatta kalma mücadelesi veriyor. Böylelikle, Netanyahu’nun sivrilen açıklamaları, aynı zamanda insani krizin görünmez yüzünü de gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, Netanyahu’nun “Gazze’de kimse açlıktan ölmüyor” şeklindeki açıklaması, birçok kesimden tepki çekti. Gazze halkının yaşadığı zor koşullar, sadece bir siyasetçinin sözleri ile geçiştirilemeyecek kadar derin problemlerdir. Bu konu uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeye devam edecek gibi görünüyor. Oysa ki gerçekler, insanlığın temel bir hakkı olan gıda erişiminin ne denli hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Ekonomik, sosyal ve siyasi etkileriyle bu durum, bölgedeki barış ve istikrar için de büyük bir tehdit oluşturmaktadır.