Ekonomist ve akademisyen Prof. Dr. Ege Yazgan, Türkiye’de asgari ücretle ilgili yapılan tartışmalara dair dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Yazgan, asgari ücretin artırılmasının gerekliliğini kabul etmekle birlikte, bu adımın ekonomik dengeler üzerinde çözülmesi zor bir ikilem yarattığını belirtti.
“Asgari ücret artışı, çalışanların yaşam standartlarını yükseltmek için elzem bir adımdır. Ancak, bu artışların işletmelerin maliyetlerini artırdığı ve enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz,” diyen Yazgan, sürecin dikkatle yönetilmesi gerektiğini vurguladı.
Yazgan’a göre, asgari ücretin yüksek oranlarda artırılması, kısa vadede çalışanların alım gücünü artırsa da orta ve uzun vadede işsizlik oranlarının yükselmesine yol açabilir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin bu maliyet artışını karşılamakta zorlanabileceğini ifade eden Yazgan, bunun işten çıkarmalar veya kayıt dışı istihdamı artırabileceğine dikkat çekti.
Ayrıca, Yazgan, enflasyonun yüksek seyrettiği bir ekonomik ortamda asgari ücret artışlarının fiyatlar genel seviyesini daha da yukarı taşıma riski olduğunu belirtti. "Bu, bir kısır döngüye yol açabilir: Ücretler artıyor, maliyetler yükseliyor, fiyatlar artıyor ve yine ücret artışı talebi doğuyor. Bu döngüden çıkmak kolay değil," dedi.
Prof. Dr. Ege Yazgan, hükümetin asgari ücret politikasını belirlerken hem çalışanların geçim şartlarını iyileştirecek hem de işletmelerin rekabet gücünü koruyacak dengeli bir çözüm bulması gerektiğini ifade etti. "Bu zorlu süreçte sosyal tarafların bir araya gelerek rasyonel ve sürdürülebilir bir yol haritası oluşturması şart," diyerek sözlerini tamamladı.
Uzmanlar, 2024 yılında belirlenmesi beklenen asgari ücretin, ekonomik ve toplumsal etkiler açısından kritik bir dönüm noktası olacağını öngörüyor.